Yüzyıllar boyunca altın, hem değerli eşya hem de parasal değerin bir ölçüsü olarak tarihe kazındı ve kazınmakta. Ancak 20. yüzyılın ortalarında, ABD’nin New Hampshire eyaletinin Carroll kasabasındaki Bretton Woods’ta yapılan tarihi toplantıda altının tahtı sarsılır ve küresel ekonominin geleceği yeniden çizilir… Ekonomide bir dönüm noktasına sahne olan Bretton Woods, daha sonra Bretton Woods Anlaşması’yla adını tarihe yazmıştır. Bretton Woods sistemi ya da Bretton Woods Konferansı olarak da anılan bu kritik anlaşma, dünya genelinde ekonomik güç dengelerinin yeniden tanımlanmasını ve para birimlerinin altınla olan ilişkisinin kökten dönüşümünü içeriyordu. Peki bu anlaşmanın detaylarında neler vardı? Bu yazıda, altın standardının yıkılışından Bretton Woods’un yankılarına, o günlerden bugüne ekonomik değerlerin nasıl dönüştüğünü inceleyeceğiz.
Bu yazıda neler var?
Altın Standardı: Doğuşu ve Ölümü
Altın standardının doğuşu, 19. yüzyılın sonlarına dayanır. Belirli bir miktarda altınla eşit olması gereken bir para birimi güven ve istikrar vaat ediyordu. Bu dönemde birçok ülke, para birimlerini belirli bir miktar altına sabitleyerek ekonomik istikrar sağlamaya çalıştı. ABD ise, 1792’deki Tedavüle Para Çıkarma Yasası ile ABD Darphanesi’ni kurmuş ve federal para sistemi çerçevesinde her birinin değeri altın, gümüş veya bakır üzerinden saptanan farklı değerdeki madeni paraların basımına başlamıştı. Bu sistem, dalgalanan döviz kurlarıyla ilişkili belirsizlikleri ortadan kaldırdığı için uluslararası ticarette ülkelere bir güvenlik ve öngörülebilirlik duygusu sağlıyordu. Para birimlerini altına sabitleyen ülkeler büyüme ve refahı teşvik eden istikrarlı bir ekonomik ortam yaratma peşindelerdi.
Fakat ne olduysa 20. yüzyıl boyunca bu vaadi sorgulatan ekonomik çalkantılarla oldu: Büyük Buhran ve nihayetinde altına bağlı para sistemi ile çözüm sağlayan Bretton Woods… Amaç, sabit döviz kuru sistemini kullanarak ülkenin para biriminin değerini altın ya da başka bir değerli metale sabitleyerek piyasada istikrar sağlamaktı.
Altın standardının vaat ettiği istikrar, 20. yüzyılın ekonomik çalkantıları sırasında ciddi bir şekilde test edildi. Tarihteki en yıkıcı ekonomik gerilimlerden biri olan 1930’ların Büyük Buhranı, altın standardının sınırlarının ve esnekliğinin net bir şekilde çizilmesine neden oldu. Dünyanın dört bir yanındaki ekonomiler çökerken altın standardının katılığı; ülkelerin krizi hafifletebilecek para politikaları uygulamasında engel teşkil etti.
Para değerlerinin ekonomik koşullara göre ayarlanamaması yaygın deflasyona yol açtı ve ekonomik sıkıntılar boyut değiştirdi. Bretton Woods, Büyük Buhran sırasında altın standardının söz konusu “başarısızlıklarına” yanıt olarak, yeni bir uluslararası para sistemi oluşturma anlamına geliyordu.
Bretton Woods’ta Ne Oldu?
1944 yılı, İkinci Dünya Savaşı’nın yıprattığı dünya ekonomisini canlandırmaya yönelik çabaların yılıydı. Bretton Woods’ta Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı adı verilen konferansta 44 ülke bir araya gelerek savaş sonrası dünya için bir ekonomik düzen oluşturmayı kabul etti.
Ülkeler bu toplantıda istikrarlı ve önceden belirlenmiş döviz kurları belirleme mekanizmasını uygulamaya koymaya karar verdiler ve hepsi de ABD dolarını altın fiyat seviyesine endeksli bir rezerv para birimi olarak benimsedi.
Sonuçta ortaya çıkan anlaşma, para birimlerinin ABD dolarına sabitlendiği ve bunun da altına dönüştürülebilir olduğu sabit döviz kurları sistemini kurdu. Özünde yine altına bağlı olan bu sistem, istikrarlı bir para biriminin faydalarını ekonomik değişikliklere yanıt vermek için gereken esneklikle birleştirmeyi sağladı.
Bretton Woods’tan Dolar Hegemonyasına
Böylece anlaşma, ABD dolarının ekonomik liderliğini sürdürmesini sağlamlaştıracaktı. Bretton Woods sistemi altında, ABD doları dünyanın birincil rezerv para birimi haline geldi. Diğer ülkeler para birimlerinin değerlerini dolar karşısında dar bir marj içinde tutacaktı. Bu düzenleme bir istikrar görüntüsü sağlarken uluslararası ticaret ve yatırımı da kolaylaştırdı.
Yaklaşık 30 yıl sürdükten sonra 1970’lerin başında sistem çözülmeye başladı. ABD, doların altına dönüştürülebilirliğini sürdürmeyi giderek zorlaştıran enflasyon ve büyüyen ticaret açığı gibi artan ekonomik baskılarla karşı karşıya kaldı.
1971’de, bu kez dolar hegemonyası sarsılacak ve döviz kurlarında sabit kurlardan daha esnek olan başka bir sistem onun yerini alacaktı. O yıl, dönemin ABD Başkanı Richard Nixon, “Nixon Şoku” ya da “Altın Penceresinin Kapatılması” olarak adlandırılan ve doların altınla değiştirilmesini yasaklayan bir karara imza attı. Bu ise, Bretton Woods sisteminin çoktan ortadan kalktığının bir kanıtıydı ve dolar artık altınla desteklenmeyen bir kağıt para birimi haline gelmişti. Yani altın standardından tamamen ayrılmıştı…
1974 yılından itibaren “sepet tekniği” adı verilen yeni bir dönem başlıyordu. Günümüzde Euro, Japon Yeni, İngiliz Sterlini ve Amerikan Dolarından “Dolar Endeksi-DXY” oluşan bu dönemin ayrıntılarını bir diğer yazıda işleyeceğiz.
Bu önemli hamle, dünya çapında sabit döviz kuru sisteminin sona erdiğini, döviz kurlarının serbestçe dalgalanmaya başladığını ve günümüzün finansal sistemlerinin temelini oluşturduğunu müjdeliyordu. Bu, küresel ekonomide doların uluslararası rezerv para birimi olarak hakimiyetinin pekişmesine tanıklık edecek önemli bir dönüşümün başlangıcı olacaktı.
Sabit ve Dalgalı Döviz Kurları
Bretton Woods sisteminin sonu, ülkelerin para birimlerinin değerini açık piyasada belirleyebilmelerini ve para politikalarını değişen ekonomik koşullara uydurabilmelerini sağladı.
Dalgalı döviz kurları, bir ülkeye piyasa dinamiklerine daha iyi yanıt verebilmesi için yeterli alan sağladı. Bugün bu iki sistem de, ekonomik açıdan hayati kararlar alma prosedürlerimize derinlemesine işlemiş durumda ve döviz piyasalarındaki dalgalanmalar ve uluslararası ticaretin aldığı şekil ile kendini gösteriyor. Öyle ki yeni ekonomik düzen, çok yönlü ve daha akışkan bir karaktere bürünürken sabit ve dalgalı döviz kurlarının geçmişiyle bir senteze dönüştü.
Bretton Woods’tan Günümüze
Bir zamanlar sabit kur sistemi, her ülke para biriminin değerini altına ya da başka bir değerli metale sabitleyerek, piyasalarda istikrarın sağlanmasına katkıda bulunurken zaman geçtikçe, sabit kur politikalarının kısıtlayıcılığı ve esnek olmayan yapısı, hızla değişen global ekonomik şartlara ayak uyduramayarak dalgalı kur sistemlerinin doğuşuna zemin hazırlamıştır.
Ekonomik dengeleri yeniden kurarken, aynı zamanda altın standardını ve parasal değerlerin yeniden tanımlanmasını da beraberinde getiren Bretton Woods, altının parıltısının bir miktar azalmasına neden olurken, doların yükselişine ve günümüz ekonomik düzeninin temellerine de zemin hazırladı. Anlaşmanın mirası, bugün de uluslararası para politikaları ve günlük ekonomik kararlarımızda kendini göstermekte, dün olduğu gibi bugün de ekonomik gelişmelerin anahtarını elinde tutmaktadır.