Dünya finans piyasalarının kalbi olarak bilinen Wall Street, trilyonlarca dolarlık servete yön verilen merkez olmasının ötesinde, tarih boyunca çeşitli olaylar ve dönüşümlerle şekillenmiş bir entelektüel ve duygusal kapsama sahiptir. Wall Street’in geçmişi, bildiğimiz şekliyle piyasayı şekillendiren olağanüstü hikayeleri ve öğretici tarihi finansal örnekleri barındırır. Kökeni 17. yüzyıla dayanan Wall Street’in zamanla önce bölge, sonra dünya ticaretinin merkezi haline gelen gelişimi nasıl oldu? İşte Wall Street’in tarihinden, finansın esnekliğinin ve uyum yeteneğinin kanıtı olacak hikayeler… Wall Street’in perde arkasında yaşanan unutulmaz olaylarla dolu bu makale, paranın büyülü dünyasına ışık tutacak.
Bu yazıda neler var?
- 1 Adı Neden Wall Street?
- 2 Bir Çınar Ağacı’ndan Küresel Bir Merkeze…
- 3 1929 Borsanın Çöküşü: Finansal Düzenlemeler Nasıl Doğdu?
- 4 Petrodolar ve Küresel Etkileri
- 5 Modern Ticaretin Yükselişi: 1980’lerin Patlaması
- 6 Japon Ekonomik Balonu ve Wall Street’in Dünya Çapındaki Etkileri
- 7 2008 Finansal Krizi
- 8 Bitcoin ve Blokzincir Devrimi
- 9 Sonuç: Wall Street’in Geleceği
Adı Neden Wall Street?
Adını yöreye ilk yerleşen Hollandalıların kurdukları Nieu Amsterdam kentini saldırılardan korunmak için inşa ettikleri duvardan alan bölgenin ilk adı Waal Straat (Duvar Caddesi) olmuştu. Sokak bir süre köle pazarı olarak kullanılmış, daha sonra tüccarın alım satım yaptığı bir yer olmuştu. Gerçekte dar ve küçük olan ama sokak dışına taşan civardaki finans kurumlarını da artık bütünü içine alan Wall Street’in finansal kökeni de benzer çarpıcılıkta…
Bir Çınar Ağacı’ndan Küresel Bir Merkeze…
1792 yılında 24 borsacı ve tüccarın tarafından bir Amerikan çınar ağacı altında imzalanan bir anlaşma ile New York Menkul Kıymetler Borsası’nın (NYSE) temeli atıldı. Buttonwood ismiyle tarihe geçen bu anlaşma, yapılandırılmış bir menkul kıymetler piyasasının temelini atarak Wall Street’i bugünkü hareketli finansal faaliyet merkezine dönüştürdü.
Anlaşmanın amacı, 1792’de George Washington’ın ilk ABD Başkanlığı döneminde yaşanan ilk ekonomik krize yanıt olarak liberal bir kredi politikası benimsemek ve spekülatörlerin tahvil piyasasını etkilemesini önlemekti. Kriz havası, bankalara olan saldırılar ve menkul kıymetlerdeki panik satışlarla sonuçlandı. New York brokerlerinin sayısı arttıkça, Wall Street’in Tontine Coffee House’u yeni operasyon merkezi haline geldi.
1817’de çınar ağacı altında başlayan ticaret Tontine Coffee House’da kurumsallaştı ve daha sonra borsa için kalıcı bir bina inşa edildi. Bugün Wall Street, finansal faaliyetlerin hareketli merkezi ve NYSE ile NASDAQ’a ev sahipliği yapmakta. 1889’da kurulan ünlü ekonomi gazetesi Wall Street Journal, adını bu ikonik caddeden almakta.
1929 Borsanın Çöküşü: Finansal Düzenlemeler Nasıl Doğdu?
Wall Street tarihinin en kötü şöhretli olaylarından biri olan ‘Kara Perşembe’ isimli çöküşte 1929 yılının fiyatlarıyla 4.2 milyar dolar yok olurken, bu olay aynı zamanda 1930’lu yıllar boyunca devam eden ve Büyük Buhran adı verilen ekonomik darboğazın da tetikleyicisi oldu. Bu çöküş, finansal sistemdeki kırılganlıkları ortaya çıkarmış, piyasayı denetlemek ve düzenlemek için 1934 yılında Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) kurulması da dahil olmak üzere önemli düzenleyici değişikliklerine yol açmıştı. Bu dönemdeki olaylar, bugünün finansal düzenlemelerinin temel taşlarını oluşturdu.
Büyük Buhran sonrası, finansal piyasaları düzenlemek amacıyla 1933 yılında Glass-Steagall Yasası kabul edildi. Adını Senatör Carter Glass ve Temsilci Henry B. Steagall’ın alan bu yasa, ticari bankaların mevduat kabul edip kredi vermeleri ile yatırım bankalarının hisse senedi ve tahvil alıp satmaları işlerini birbirinden ayırdı. Yani, aynı bankanın hem mevduat toplama hem de yatırım yapma yetkisini kısıtlamıştır ve amacı, bankaların riskli yatırımlar yaparak müşterilerinin mevduatlarını tehlikeye atmamasını sağlamaktı. Banka mevduatlarının sigortalanmasına da bu dönemde başlandı. Yasanın önemli bir motivasyonu, banka kredisinin spekülasyon için kullanımını kısıtlama ve banka kredisini Glass ve diğerlerinin daha üretken olduğunu düşündükleri sanayi, ticaret ve tarım gibi alanlara yönlendirme isteğiydi. Bu ayrım, 1999 yılında kaldırılmıştır, ancak Glass-Steagall, bankacılık tarihinde dönüm noktası olan bir düzenleme olarak bilinir. Önemli hükümler arasında Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) oluşturulması yer alıyordu. Ancak 1933 FOMC, 1935 Bankacılık Yasası ile revize edilen ve 1942’de modern FOMC’ye yakın bir şekilde benzeyecek şekilde tekrar değiştirilen Federal Rezerv Kurulu için oy kullanma haklarını içermese de yasanın Federal Rezerv üzerinde büyük bir etkisi oldu.
Petrodolar ve Küresel Etkileri
Petrol ticaretinde kullanılan ABD doları anlamına gelen petrodolar, özellikle Orta Doğu’daki petrol ihracatçısı ülkelerin, petrol satışlarından elde ettikleri dolar gelirlerini ifade eder. 1970’lerde, petrolün genellikle dolar üzerinden satılması kararlaştırılmıştı. Bu durum, ABD dolarının dünya ticaretinde daha da güçlenmesini sağlayan karar, petrol ithal eden ülkeleri, petrol alımı yapmak için dolar bulundurmak zorunda kıldı. Petrodolarlar, genellikle uluslararası finans piyasalarında yeniden yatırım yapılarak, küresel ekonomide büyük bir rol oynadı.
1970’lerin ortalarında, bugünkü OPEC ülkelerinin petrol krizleri ve petrodoların yükselişi, Wall Street üzerinde derin etkiler bıraktı. Petrol fiyatlarının ani artışları, ekonomik dengeleri sarsarken, doların ya da petrodoların küresel rezerv para birimi olarak rolünü güçlendirdi. Bu dönemde, enerji fiyatlarındaki oynaklık ve ABD dolarının uluslararası ticaretteki rolü Wall Street’in stratejik düşüncelerini etkiledi.
Modern Ticaretin Yükselişi: 1980’lerin Patlaması
1980’ler Wall Street’te yatırım bankalarının yükselişi ve modern ticaret teknolojilerinin ortaya çıkışıyla belirginleşen dramatik bir dönüşüme sahne oldu. Adını dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan’dan alan ve Reaganomics olarak bilinen ABD’deki ekonomik politikalarda büyük bir değişim; serbest piyasa politikaları ve düşük vergi oranları ile Wall Street’te yatırımcıları teşvik etti ve finansal piyasaların büyümesine katkı sağladı. Bu dönemde, hisse senetlerinin ve tahvillerin popülaritesi arttı ve Wall Street’in uluslararası bir finans merkezi olarak konumu güçlendi.
Bu dönem, “Çürük Tahvil Kralı” olarak bilinen Michael Milken’in hikayesiyle özetlendi. Milken’in yüksek getirili tahvilleri yenilikçi bir şekilde kullanması kurumsal finansmanda devrim yaratarak daha düşük kredi notuna sahip şirketlerin sermaye artırmasına olanak sağladı. Sonunda hapse girmesine yol açan yasal sorunlara rağmen Milken’in Wall Street’in gelişimi üzerindeki etkisi bugün geniş kesimler tarafından tartışılmaz kabul ediliyor.
Japon Ekonomik Balonu ve Wall Street’in Dünya Çapındaki Etkileri
1980’lerin sonları ve 1990’ların başlarında, Japonya’nın ekonomik balonu ve ardından yaşanan finansal çöküş, Wall Street üzerinde küresel bir etki yarattı. Japon bankalarının ve şirketlerinin aşırı kredi verme ve spekülasyon yapma eğilimleri, uluslararası finansal piyasalarda dengesizliklere neden olmuş ve küresel yatırımcıların risk algısını yeniden şekillendirdi.
2008 Finansal Krizi
2008 mali krizi, Lehman Brothers’ın çöküşü ve ardından küresel mali sistemin erimesiyle tetiklenen Wall Street için bir başka belirleyici andı. Bu kriz, yüksek riskli mortgage kredilerinin ve finansal türevlerin karmaşık ağının tehlikelerini ortaya çıkardı. Kriz sonrasında büyük çaplı hükümet kurtarmaları ve şeffaflığı artırmayı ve finansal sistemdeki riski azaltmayı amaçlayan Dodd-Frank Yasası yürürlüğe girdi. TARP (Troubled Asset Relief Program/Sorunlu Varlıkların Kurtarılması Programı) programı olarak da bilinen bu program, bankaların kötü varlıklarını satın alarak likidite sağlamayı amaçladı. Wall Street, bu program sayesinde toparlanmaya başladı, ancak kriz dünya genelinde milyarlarca dolarlık zarara yol açtı.
Bitcoin ve Blokzincir Devrimi
2008 krizinin diğer yüzünde kripto para birimleri ve blokzinciri teknolojisinin yükselişi Wall Street’te önemli değişikliklere neden oldu. Bitcoin ve diğer dijital varlıklar, düzenleme ve geleneksel finans piyasalarının geleceğine ilişkin tartışmalara ve belirsizliklere yol açmıştı. Buna ek olarak, algoritmik ticaret giderek daha popüler hale geldi, daha hızlı ve daha verimli hisse senedi ticaretine olanak sağladı, ancak aynı zamanda potansiyel olarak piyasa oynaklığını da artırdı. İleriye dönük olarak Wall Street, Bitcoin ve Ethereum gibi dijital para birimlerinin geleneksel finansal sistemlere meydan okuyan alternatif yatırımlar olarak ilgi görmesiyle birlikte kripto para birimleri ve blok zinciri teknolojisi trendini benimsiyor. Blockchain teknolojisinin entegrasyonu, finansal işlemlere daha fazla şeffaflık ve verimlilik getirmeyi vaat ederek Wall Street için yeni bir döneme işaret ediyor.
Sonuç: Wall Street’in Geleceği
Bir çınar ağacının altındaki mütevazı başlangıcından küresel ekonomiyi şekillendirmedeki rolüne kadar Wall Street, finansal yenilik ve dönüşümün ön saflarında yer almaya devam etmektedir. Bu çarpıcı hikayeleri ve tarihi finansal örnekleri anlamak, finans merkezinin sürekli değişen manzarası hakkında değerli bilgiler sağlar. Unutmayalım ki bu caddenin geleceği, teknolojik yenilikler ve sürdürülebilir yatırımlarla daha da ilginç hale gelecektir. Regülasyonlar ve teknolojik yeniliklerle şekillenen Wall Street’in geleceği, gelecek nesiller için de öğretici ve ilham verici olmaya devam edecektir.