30 Saniyede İz Bırakma Sanatı: Asansör Konuşması

‘Asansör Konuşması’ (İngilizcesiyle ‘Elevator Pitch’), kısacık bir zaman diliminde dahi kendinizi, ürününüzü veya işinizi tanıtmanın en etkili yollarından biri ve ikna yöntemidir. Adından da anlaşılacağı gibi bu teknik, bir asansör yolculuğu süresinde –yani yaklaşık 30 saniyede- kendinizi etkileyici ve net bir şekilde ifade etmenizi sağlar; potansiyel işverenler, yeni iş bağlantıları ya da sosyal çevrenizde kendinizi tanıtırken hayatınızı değiştiren fırsatlara kapı aralayabilir.

Bu yazıda, “Küçük sohbetlerde nasıl ustalaşabiliriz?” sorusuna odaklanacağız ve bu konuda ortaya konmuş eserlerden en başarılı örneklere kadar kapsamlı bir gezintiye çıkacağız.

Asansör Konuşması Nedir, Ne Değildir?

Bir “asansör konuşması”, 30-45 saniye içinde kim olduğunuzu, ne yaptığınızı ve karşı tarafa nasıl bir değer sunduğunuzu en net haliyle ifade eden konuşmadır. Kısa ve etkili bir şekilde ilgi çekmek ve karşı tarafı ikna etmek olarak özetlenebilecek bu beceri, chit-chat sohbetlerden mülakatlara kadar geniş bir alanda sizi bir adım öne taşıyabilir ve sadece kısa süreli tanıtımların ötesinde uzun vadeli profesyonel ilişkilerin de temellerini atar.

İsmi ‘asansör konuşması’ olsa da bu teknik; toplantılardan konferanslara, davetlerden iş görüşmelerine ve networking etkinliklerine kadar sıklıkla kullanılır ve profesyonel dünyanın olmazsa olmazlarındandır.  

Bir Asansör Konuşmasında 3 Önemli Nokta

Dünyanın en değerli yazılım şirketlerinden Microsoft tarafından raporlanan bir araştırmaya göre, bir insanın ortalama dikkat süresi sekiz saniye ile sınırlı. Dolayısıyla küçük bir sohbette gerçekten işimizin saniyelerle olduğunu gösteren bu veri, şu kritik noktaları hatırlatıyor:

Kısa ve net olun: İyi bir asansör konuşması deneyimi için biçilecek süre 30-45 saniyelik konuşma ve yaklaşık 75-100 kelimelik bir içeriktir. Bu nedenle, asansör konuşmanız sade ve etkili olmalıdır. Gereksiz teknik terimlerden ve karmaşık ifadelerden kaçınarak, mesajınızı en açık şekilde iletmelisiniz. Basit olun, ancak karşınızdaki kişide merak uyandıracak bir içerik sunun.

Kendinizi tanıtın: Kim olduğunuzu ve hangi alanda uzmanlaştığınızı net bir şekilde ifade edin. Örneğin, “XYZ şirketinde satış müdürü olarak çalışıyorum. … Son projede pazar payımızı %30 artırarak ekibimle büyük bir başarıya imza attık.”

Değerinizi vurgulayın: Hava durumu ya da trafik üzerine kısa bir diyalogla sınırlı kalmak istemezsiniz ancak alternatifleriniz sınırlıdır. Bu anlarda karşınızdaki kişiye neden önemli olduğunuzu ve ne tür bir çözüm sunduğunuzu gösterebilirsiniz. Bu, sizi diğerlerinden ayıran en güçlü unsur olabilir. “Yedi yıllık deneyimim ve bu süreçte kazandığım becerilerle…” gibi ifadeler kullanarak kendinizi öne çıkarabilirsiniz.

Başarılı Bir Asansör Konuşması İçin İpuçları

Etkili bir asansör konuşması için doğru teknikleri öğrenmek oldukça önemlidir. Asansör konuşmalarında etkiyi artırmak, yeni tanışma gerginliğini hafifletmek ve sohbeti doğal bir şekilde başlatabilmeyi sağlamak için bazı ipuçlarını takip edebilirsiniz.

20’den fazla ülkede yayımlanan “The Fine Art of Small Talk ~Ayaküstü Sohbetlerin Anatomisi” kitabının yazarı iletişim uzmanı Debra Fine, küçük sohbetlerin her ilişki için iştah açıcı bir unsur olduğunu belirttiği kitabında, şu 5 noktayı vurguluyor:

  1. “Bir sohbette yeni bir konu bulmak için en kötü zaman, sessizliğin çöktüğü andır”. Etkinliklere veya toplantılara katılmadan önce iki ya da üç sohbet konusu hazırlamak başarılı ve etkili diyalog için iyi bir başlangıç olabilir.
  2. “Ayaküstü sohbetlerin anahtarı, diğer insanların rahatlığını üstlenmektir”. Bu tip sohbetlerde, karşınızdaki kişinin rahat hissetmesini sağlamak önemlidir.
  3. Fine, ayrıca “ücretsiz bilgi” kavramını kullanarak, bulunduğunuz ortamdan faydalanmanızı öneriyor. Örneğin, bir konferansta olduğunuzu varsayalım. Konferans hakkında basit sorular sorarak sohbeti başlatabilirsiniz: “Bu konferansa seni ne getirdi?” veya “Konferansın en çok hangi oturumu ilginizi çekti?” gibi sorular, sohbetin kolayca akmasına yardımcı olurken, sizi de ihtiyacınız olan başlangıç bilgilerine eriştirir.
  4. Fine’a göre, herhangi bir durumda ‘Nasılsın?’ sorusuna somut bir yanıtla cevap vermek gerekir: “Keyifliyim. Dün gece bir geziden geç geldim ama yolda kitabımı bitirdim.” veya “İyi bir golf etkinliği için gelecek hafta sonunu iple çekiyorum.” gibi açık yanıtlar verildiğinde, insanların konuşmayı kolayca devam ettirmek için kullanabilecekleri bilgiler sunulur.
  5. Fine, bir sohbeti öldürmenin en kesin yollarından birinin ise kişinin kendinden fazla ve uzun süre bahsetmek olduğunu söyler. “Kendinizden bahsettiğiniz süre dört dakikayı geçiyorsa durun, çünkü işiniz biter. Cevaplarınız bir veya iki cümle olmalı, bir anlatı değil”.

Bir Asansör Konuşması Hazırlamak: Nasıl Yapılır, Nasıl Yapılmaz?

Bir çoğumuz farkında olsak da olmasak da asansör konuşması yapmışızdır. Ancak profesyonel ortamlarda, tanımadığımız insanlarla nazik bir sohbet başlatmak zor olabilir ve bazen ne hakkında konuşacağımızı bile bilemeyiz. Bu nedenle sonuçlarına göre iyi ve kötü olanları ayırt etmek gerekir.  ‘Networking – Tanışma, Tanıştırma ve Tanınma Sanatı’nın yazarı Ertuğrul Belen, kitabında şu örnekleri veriyor:

İlgilenmiyorum dedirtecek bir asansör konuşması örneği: “Merhaba, ben Ertuğrul Belen, divaspirlanta.com’un kurucu ortağıyım. Nasılsınız Haluk Bey? Sizinle projemizle ilgili görüşmeyi çok isterim.”

İlgileniyorum dedirtecek bir asansör konuşması örneği: Merhaba Haluk Bey, Türkiye’deki melek yatırımlarla ilgili son yazınızı keyifle okudum. Adım Ertuğrul Belen, ben de Türkiye’deki ilk pırlanta e-ticaret sitesinin kurucularındanım. Müsait olduğunuz ilk fırsatta gelişmeleri paylaşmak isterim. Size bir kahve ısmarlayabilir miyim?

Bu uygulamalı örnekte de görüldüğü gibi bir asansör konuşması karşı tarafa dokunan ve onu cezbeden bir konuşma olmalıdır.

Asansör Konuşması Örnekleri: Disney ve Zuckerberg

Asansör konuşmalarında en etkili olan şey, karmaşık fikirleri basit ve anlaşılır şekilde sunabilmektir. Sadece kişisel olarak değil; profesyonel dünyada markaların da asansör cümleleri vardır. Bunlar markaların değer önermesine doğrudan işaret eden, etkileyici nitelikte olmalıdırlar. Asansör cümleler kurum hafızası için de önemlidir.

2000’li yıllarda hayatımıza girip sosyal ilişkilerimizde köklü değişikliklere yol açan Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’ün ilk yatırımcılarıyla görüşmesinde seçtiği cümle ve ifadeler bir marka, ürün, hizmet için asansör cümlelerin önemini vurgular nitelikte: “İnsanlar Facebook’ta bugün ne yapıyorlar bir düşünün. Arkadaşları ve aileleriyle bağlantı kuruyorlar. Ama aynı zamanda kendileri için bir imaj ve kimlik oluşturuyorlar ki, bu bir bakıma onların kişisel markalarını yaratmasıdır”. Zuckerberg insanların dijital ortamda gerçek kimlikleriyle bağlantı kurmak istediğini fark etmiş ve bunu çıkış noktası olarak kullanmıştı. İnternet dünyasında avatar karakterler ve takma isimlerin yoğunlukla kullanıldığı o dönemde, tüketici tercihini doğrudan ifade eden, Facebook’un hedefini özetleyen bu kısa ve net ifade mecranın neden farklı olduğunu ve potansiyelini vurguluyordu. Bu konuşma yatırımcıların sosyal medyanın geleceği hakkında heyecanlanmasına ve projenin yatırım almasına yönelik itici güç olmuştu.

Bir başka örnekte; Walt Disney hızlı büyüyen işine bir ürün ve pazarlama müdürü arıyordu ve birçok adayla görüşüyordu. 40’lı yaşlarındaki tüccar ve reklamcı Kay Kamen’ın bu konuda eşsiz bir fikri vardı. Kamen ilk görüşmesinde Şirket yöneticilerinden Walt Disney karakterlerini yalnızca çizgi karakterler olarak değil, her gün görülen ve kullanılan ürünlerde yer alan kahramanlar olarak hayal etmelerini istedi. Bu vizyonla Mickey Mouse, sadece bir animasyon olmaktan çıkıp dünyanın dört bir yanındaki çocukların ve yetişkinlerin hayatındaki lisanslı objelere dönüşecekti. Böylece yalnız son kullanıcı olan bireyler değil, tekstilden plastiğe ambalajdan restoranlara birçok firma da Disney’in ürününü satın alacak ve onunla bir şeyler üretecekti. Kamen’ın sunduğu bu fikir, hem yenilikçiydi hem de büyük bir ticari fırsat sunuyordu. Walt Disney, birkaç saniyeye yayılan basit fakat güçlü cümlelerle, markasının potansiyelini bambaşka bir açıdan görünce Kamen’ı takımına dahil etti. Kamen’ın mülakattaki konuşması, yıllar sonra Disney’in iş kültüründe önemli bir ders olarak anılır hale gelmişti.

Bu örnekler gösteriyor ki; çok kısa sürede bir vizyonu ya da hedefi net ve etkili şekilde açıklamak, bu tür konuşmaların başarısındaki en önemli faktörlerdendir.

CNN ve CBS kanallarının eski ana haber sunucusu ve muhabiri olup, birçok küresel markaya iletişim koçluğu yapan ve “TED Gibi Konuş” kitabının yazarı Carmine Gallo etkili bir konuşmanın üç temel özelliği bir araya getirdiğini vurgular: duygusallık, yenilik ve akılda kalıcılık. Gallo’ya göre, fikrimizi sunarken dinleyiciyle duygusal bir bağ kurmalı, jest ve mimiklerle, ses tonumuzla duygudaşlığı desteklemeliyiz. Beynimiz yeniliği sever; bu yüzden yeni ve alışılmamış bakışlar dinleyicinin daha fazla dikkat kesilmesini sağlar. Beklenmedik yaratıcı unsurlar, dinleyicide uzun süreli etki bırakır​.

Unutulmaması Gerekenler

Bir kokteylde sektör paydaşlarıyla bir araya gelmek ya da bir konferansın kahve molasında yeni kişilerle tanışmak bu tarz sohbetler için harika birer fırsat olabilir. Ayrıca “En son ne zaman…?” ya da “Hiç dikkat ettiniz mi…” şeklindeki bir soru veya “Şunu bir düşünün…” şeklindeki yönlendirmeler konuşmanın akışı için faydalı olacak, tıkanmaların önünü açacaktır. Uzak durulması gerekenler ise şöyledir:

Baskı Altında Hissetmeyin: Çoğu insan, ayaküstü sohbetlerde mutlaka esprili ve ilginç görünmek zorunda hisseder; ancak gereksizdir. İnsanlar sizin hakkınızda çok fazla şey öğrenmektense, kendileri hakkında konuşmayı tercih ederler. Onlara bu fırsatı vermek, bencil ve duygusuz görünmenizi engeller.

Yalnızca Kendinize Odaklanmayın: Sohbetin kontrolünü ele almaya çalışmak yerine, karşınızdaki kişiye ilgi göstermek önemlidir. Ayaküstü sohbetleri kendiniz hakkında değil, karşı taraf hakkında yapmaya odaklanın. Bu, onları daha iyi tanımanızı sağladığı gibi, sohbetin doğal şekilde ilerlemesine yardımcı olur.

‘Nasılsın?’ Döngüsünden Kaçının: Benzer sohbetleri başlatırken sıradan ve klişe sorulardan uzak durmaya çalışın. Bunun yerine, bulunduğunuz ortam veya paylaştığınız deneyimler hakkında sorular sorarak karşı tarafla gerçek bir bağlantı kurmayı hedefleyin.

Ezberci olmayın: Asansör konuşmaları bir sunumdur. En kritik hatalardan biri, sunumunuzu hedef kitlenize göre uyarlamamak olacaktır. Her ortam ve her dinleyici grubu farklı bir yaklaşım gerektirir. Tek tip yaklaşımlar, genellikle istenilen etkiyi yaratamaz.

Sonuç: Nasıl Söylediğiniz, Ne Söylediğinizden Daha Önemli

Sonuç olarak başarılı iletişim kurmak, sadece doğru kelimeleri seçmekle ilgili değil; kısa, özlü ve ilgi çekici bir iletişim tarzı ve iletişimde olduğunuz kişilerde nasıl iz bırakabileceğinizle ilgilidir. İyi bir iş çoğu zaman etkili iletişim becerileri geliştirmekle başlar. Profesyonel tanıtım konuşması ile kendinizi doğru ifade etmek kariyerinizde de önemli avantajlar sağlayacaktır. İyi hazırlanmış, açık ve etkili bir asansör konuşması sizi doğru bağlantılara yönlendirebilir, küçük sohbetler ise profesyonel ilişkileri başlatmanın ilk adımı olur. Unutmayın bazı fırsatlar, ancak onları doğru değerlendirdiğimizde hayatımıza dokunabilir.