Dünya ile Barışık Büyümek Mümkün mü?
1870’lerde başlayan Endüstri Devrimine ve üretimdeki artış, yoğun hammadde ve emek ihtiyacına paralel olarak küresel serbest ticaret önem kazanmış, uluslararası ticaret engellerinin kalkması ile sermaye ve iş gücü hareketliliği yaşanmıştır. 19.yy’ın sonlarına doğru da akademik literatür hayata geçirilerek liberal bir ekonomik sistem oluşmuştur. Küreselleşmenin, 1945 İkinci dünya savaşı sürecinde hızı yavaşlamış,1960-70 yılları arasında ivme kazansa da 1973-74 petrol krizi ile yeniden bir duraklama yaşamıştır.
Günümüzde küreselleşmenin ana unsuru teknoloji ve iletişimdeki hızlı gelişmedir. Teknolojik altyapının ve iletişimin güçlenmesi ve ucuzlaması, hizmet sektörünün dünya genelinde öne çıkmaya başlamasına ve ekonomik hasılanın önemli bir bileşeni haline gelmesine, mali piyasalarda sermaye hareketliliği ile bankacılık ve finans piyasalarının derinleşmesine, gelişmesine katkı sağlamıştır. Bu hızlı büyüme, kaynakların küresel kullanımını hızlandırırken, öte yandan olumsuz yan etkilerinin de dünya genelinde ortaya çıkmasına ve tek tek devletlerin çözüm üretemeyeceği ortak problemlerin oluşmasına da sebep olmuştur. (Küresel ısınma gibi)
Ortak çözüm getirilebilecek problemlerin ele alınması için yıllardır çeşitli fikirler ve mekanizmalar öne sürülmüş, tartışılmış ve aksiyonlar alınmaya başlanmıştır. Bu yazıda kısaca “Ortak Değerler” konsepti ile önerilen çözüm yolunu tarif edeceğiz.
Sorumlu Büyüme
“Ortak Değerler tek başına sosyal sorumluluk, hayırseverlik ya da sürdürülebilirlik değil, firmaların ekonomik başarıya ulaşırken kullanacakları yeni bir yoldur”
Michael E. Porter and Mark Kramer, “Creating Shared Value,” Harvard Business Review
Şirketlerin sosyal sorunlar temelinde iş fırsatları yarattığı yönetim stratejisi ‘Ortak Değer Yaklaşımı’ olarak adlandırılmaktadır. Hayırseverlik ve kurumsal sosyal sorumluluk iştirakleri işletmenin topluma verdiği zararı en aza indirme hususları üzerinde durur iken, Ortak Değer Yaklaşımı, şirket liderlerini yeni müşteri ve piyasalarda sosyal problem çözümleme ve rekabetçi değerini maksimize etmek, maliyet tasarrufu, yetenekleri bünyede tutma ve benzeri konulara odaklamaktadır.
Günümüzde daha fazla uluslararası şirket, sosyal rekabet etrafında iş modelleri kurmakta ve yeniden inşa etmektedir ve bu da onları rekabette öne çıkartarak başarılarını artırmaktadır.
STK’lar Aracılığı ile Sosyalleşen Şirketler
Uluslararası STK’lar Ortak Değer Yaklaşımını, ihtiyaçları fonlamada adres gösterici unsur ve büyük ölçekte sürdürülebilir etki yaratmak için yeni yollar keşfetme fırsatı olarak görmeye başlamışlardır. Bu şekilde, uluslararası STK’lar ve devletler ile işletmelerin, gittikçe fazlalaşan sosyal problemler üzerinde gerçek bir değişim oluşturabilecek kapasiteye ulaşmaları mümkündür. Bugün Nestle, Coca-Cola gibi büyük global şirketler, Latin Amerika ve Çin gibi ülkelerde sosyal sorumluluk faaliyetleri yürüterek, toplumda uzun soluklu iş değeri oluşturup oluşturamadıklarını test etmektedirler. Bu da hem dünyada hem de ülkemizde STK’ların Kurumsal Şirketlerle yeni işbirlikleri kurmaları için bir fırsat yaratmaktadır.